KIBRIS
TARİH
Akdeniz’in mükemmel iklimi ve sıcak insanlarıyla ünlü Kuzey Kıbrıs, 3 kıtayı birleştiren en güzel adalardan biridir. Tertemiz sahilleri ve eşsiz doğasıyla tam bir turizm cennetidir. Efsanede anlatıldığı gibi Sezar’ın Kleopatra’ya aşkını kanıtlamak için bu adayı vermesi en güzel örnektir.
Arkeolojik kazılar M.Ö. 7000 yılına uzanan Neolitik zamana ait yerleşim birimleri ortaya çıkarmıştır. Bulunan kalıntılardan Kıbrıs’a yerleşen ilk insanların Mezopotamya ve Anadolu’dan geldikleri tarım yapabilip hayvan evcilleştirdikleri anlaşılmaktadır. M.Ö 6000 ve daha sonra gelen guruplar çanak, çömlek, desti, bardak gibi kilden kaplar yapabilme sanatını getirmişlerdir. Bu zamana ait ortaya çıkarılan iki yerleşim biriminden biri Kuzey sahilinde Girne’nin 10 km doğusunda “VRİSİ” kalıntıları, diğeri de Limasol ve Lefkoşa arasında “KİROKİTİA” denilen kalıntılardır.
Bronz çağına ait daha büyük yerleşim birimleri ortaya çıkmıştır. Bronz araçlarının en önemli ham maddesi olan bakırın Kıbrıs adasında çok miktarda bulunması yörede bu madenin ticareti ile uğraşan ve bakır işleyen merkezlerin gelişmesine yol açmıştır. Mağusa’nın kuzey doğusunda “ENKOMİ” kalıntıları bu çağda gelişen ve çağa göre modern ve zengin bir kasabanın kalıntılarıdır. M.Ö. 2000 yılından itibaren Kıbrıs tarihi, adanın stratejik konumuna ve zengin bakır kaynaklarına sahip olabilmek için bölge güçlerinin istilalarına sahne olmuştur. Bu istilalarla gelen değişik kültürler Kıbrıs adasını bir tarihi kalıntılar ve eserler ülkesi haline getirmiştir.
İKLİM
Kuzey Kıbrıs’ta tıpkı adanın tümünde olduğu gibi Mayıs ayının ortalarından Ekim ayının ortalarına kadar uzun, sıcak ve kurak yazlar ve Aralık ayından Şubat ayına kadar ılık ve yağışlı kışlar ile tipik bir Akdeniz iklimi yaşanmaktadır. Kısa süren sonbahar ve ilkbahar mevsimleri yılın diğer mevsimlerini tamamlamaktadır. Kuzey Kıbrıs’ta yaz mevsimi sıcak hava, yüksek sıcaklıklar ve bulutsuz gökyüzü ile geçen bir mevsimdir fakat deniz esintisi kıyı bölgelerinde hoş bir atmosfer yaratmaktadır. En sıcak aylar olan Temmuz ve Ağustos’ta sıcaklık 34 °C ile 40 °C arasında değişmektedir. En soğuk aylarda adanın iç kesimlerindeki sıcaklık 7 ile 15 derece arasındadır. Yer şekilleri yükseldikçe sıcaklık düşmektedir. Bu nedenle kıyı bölgeleri yüksek sıcaklıklara sahipken Beşparmak Dağları daha fazla yağmur almaktadır ve burada sıcaklık düşüktür. Kış mevsimi az yağmurla ılık geçmekte ve Beşparmak Dağları eteğine arasıra çabuk eriyen kar yağmaktadır. Tüm Kıbrıs bütün kıyı bölgelerinde, genellikle gün içerisinde parlak güneş ışığının altı saat boyunca sürdüğü Ocak ayında bile yoğun güneş ışığı görmektedir. Kuzey Kıbrıs’ta hava ziyaretçilere yıl boyunca hoş bir tatil yapma imkanı sağlamaktadır.
COĞRAFİ KONUM
Akdeniz’in Sicilya ve Sardunya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, üç kıtanın ticaret yollarının kesiştiği Doğu Akdeniz’de yer almaktadır.
Komşuları; Türkiye, Suriye, Mısır, İsrail, Lübnan ve Güney Kıbrıs‘tır. Adanın toplam yüzölçümü 9,251.50 km2 olup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yüzölçümü 3241,68 km2 dir.
KKTC | 3,241.68 km2 | 35.04 |
Güney Kıbrıs | 5509.78 km2 | 59.56 |
İngiliz Üsleri | 256.01 km2 | 2.77 |
Ara Bölge | 244.04 km2 | 2.64 |
Toplam Ada | 9,251.50 km2 | 100.00 |
Kıbrıs adasının en yakın komşusu, 65 km. kuzeyinde yer alan Türkiye’dir. Ada ayrıca, Suriye’nin 100 km. batısında, Mısır’ın 420 km. kuzeyinde ve Rodos Adası’nın 480 km. doğusunda yer almaktadır.
ZAMAN
Kuzey Kıbrıs Greenwich Mean zamanından (GMT/UTC), 2 saat öndedir ve yedi saat doğu standard zamanından (EST) ilerdedir. Martın son pazarı sabah saat 3 de saatler 1 saat ileri alınır (yaz saatlari için). Ekimin son pazarı da saatler 1 saat geri alınır (kış için).
ELEKTRİK
Kuzey Kıbrıs’ta 220/240Volts A/C kullanılmaktadır.
Elektrik fişleri İngiliz standardındadır.
GAZİMAĞUSA
Gazimağusa, muhteşem tarihi eserlerin yer aldığı bir şehirdir. Aslında küçük bir ticari liman kenti ve balıkçı kasabası iken zaman içerisinde orada yerleşen uygarlıkların bıraktığı eserler ve yapılarla gelişmiştir. Gazimağusa’nın, ilk önce Salamis harabelerinin bulunduğu kıyıdaki lagün çevresinde Mısır Ptolemy Kralı Philadelphus II (MÖ 285–247) kurulduğu düşünülmektedir. Gazimağusa’nın bugün bulunduğu yer, Salamis şehrinin 648’de Arap istilası ile yağmalanmasından sonra onun yerine inşa edilen ve kralın eşinin isminin verildiği antik Arsenoe şehrinin bulunduğu yerdir. O dönemde ismi kumlar arasında saklanan anlamına gelen Ammakhostos adını almış ve istilacıların dikkatinden uzak kalması umut edilmiştir. Şehir konumu itibariyle Doğu-Batı ticaret yolu üzerinde 13.yüzyılda Lüzinyanlar döneminde en stratejik ticari merkez olmuş ve bu özelliğini tarih boyunca da korumuştur. Gazimağusa, 1291’deki Haçlı seferleri sonrasında gelişmiş ve bu tarihten sonra Gazimağusa Kudüs’e giden hacıların durak noktası olmuş ve siyasi güç ve maddi zenginlik elde etmiştir. Şehir surlarla eski ve yeni Gazimağusa olarak yapılanmıştır. 1571’de de Osmanlılar şehri ele geçirmiş ve şehir liman şehir özelliğini kaybetmiştir. Gazimağusa’ya ait en önemli tarihi eserler, örneğin Lala Mustafa Paşa Camii(St. Nicholas Katedrali), Cambolat’ın mezarı ve Müzesi ve birçok kilise kalıntıları surların çevirdiği bölgede bulunmaktadır.
Gazimağusa Kaleiçi
Gazimağusa’da Görülmesi Gereken Önemli Yerler:
Cambulat Bey Müzesi ve Mezarı: Osmanlıların Gazimağusa’yı ele geçirdiği sırada şehit düşen Cambolat Bey'in mezarı, Gazimağusa kalesinin güneydoğusunda yer alır. Mezarının bulunduğu müzede aynı zamanda o bölgede bulunmuş tarihi eserler de sergilenmektedir.
Lala Mustafa Paşa Camii (St. Nicholas Katedrali): Camii aslında Lüzinyanlar döneminde 1286–1312 yılları arasında inşa edilen ve adını adandığı Aziz Nicholas'dan alan St. Nicholas Katedrali'dir. Katedral gotik stilde yapılmış ve mimari açıdan sadece Kıbrıs Adası'nın değil Orta Doğu bölgesinin en önemli anıtlarından biri olarak görülmektedir. Bu katedral Lüzinyanlar dönemi nde Kıbrıs ve Kudüs krallarının seçkin seremonilerle taç giydirildiği yer olmuştur. Osmanlılar Gazimağusa'yı ele geçirdikten sonra da bu katedral orijinal şekli bozulmadan sade bir minare eklenerek camiye dönüştürülmüş ve 1571'de Gazimağusa'yı alan Osmanlı komutan Lala Mustafa Paşa'nın adı verilmiştir. St. Nicholas Katedrali ya da bugünkü ismiyle Lala Mustafa Paşa Camisi şehrin merkezinde Namık Kemal Meydanı'nda yer almaktadır.
Namık Kemal Anıtı
Namık Kemal'in kaldığı zindan
Namık Kemal'i Mağusa'da görev yaptığı dönemi betimleyen manken
Namık Kemal Müzesi: Venedik Sarayı'nın bahçesinde yer alan eski bir zindan olan müze, 1873'de ünlü Türk şairi -ki aynı zamanda vatan şairi lakabıyla da anılır-, gazeteci, oyun yazarı, bürokrat ve Genç Osmanlıların lideri Namık Kemal burada hapsedildiği onun adıyla anılmıştır. Namık Kemal'in adıyla anılan bu zindanın tek kapısı sarayın bahçesine açılır ve bugün müzede Namık Kemal'in oradaki günlerini betimleyen bir düzenleme ve eşyalar sergilenmektedir.
Namık Kemal'in Gazimağusa'ya sürgüne gönderilmesine yol açan gelişme ise onun 1 Nisan 1873'de İstanbul'da sahneye koyduğu “Vatan yahut Silistre" oyunun halk arasında büyük beğeni toplaması ve halkın Namık Kemal'e gösterdiği ilgi olmuştur. Halkın ilgisini Osmanlı Sultanı Abdülaziz bir kışkırtma olarak yorumladığı için Namık Kemal'i Gazimağusa'ya sürgüne göndermiş ve bugün müze olarak kullanılan zindanda hapsetmiştir. Osmanlı Devleti'ne bürokrat olarak da hizmet vermiş olan Namık Kemal, Osmanlı İmparatorluğu'nda yayınlanan ikinci özel Türkçe gazete olan Tasvir-i Efkâr'da baş editörlük yapmış ve hatta gazetenin sahibi İbrahim Şinasi 1865'de yurtdışına kaçtığında gazeteyi o yönetmiştir. 1860 ve 1870'lerde İstanbul'da çıkartılan birçok Türkçe gazeteye yazılarıyla katkıda bulunmuştur. Yurtdışına kaçtığı 1867–1871 yılları arasında da Londra ve Paris'te Genç Osmanlıların yayın organı olan Hürriyet Gazetesi'nin yayınlanmasını sağlamıştır.
Othello Kulesi: Kule, 14.yüzyılda Gazimağusa Limanı'nı korumak amacıyla Lüzinyanlar tarafından yapılmış ve Venedikli Nicola Foscari tarafından restore edilmiş ve güçlendirilmiştir. Kulenin girişinin üstünde Aziz Mark(St. Mark)'ın Aslanı, Nicola Foscari ve 1492 tarihini gösteren kabartmalar vardır. Kule ismini Shakespeare'in ünlü eseri Othello'dan almış ama aynı zamanda bu esere de ilham olmuş ve dünya çapında ün kazanmıştır. Shakespeare'in Othello'da anlattığı trajedi de 1506–1508 yıllarında Kıbrıs Bölgesi Valisi olan Christopher Moro'nun eşi Desdemona'yı kıskandığı için bu kulede öldürtmesinden yola çıkılarak yazılmıştır.
Salamis Şehri'nin havadan çekilmiş bir fotoğrafı
Salamis'te bulunan zemin mozaiklerinden bir örnek
Salamis Harabeleri: Gazimağusa şehrinin 8 km kuzeyinde yer alan antik Salamis şehri Bronz Çağı sonlarına doğru Anadolu ve Yunanistan'dan Kıbrıs Adası'na göç edenler tarafından kurulmuştur. Asurluların Kıbrıs Adası'nı ele geçirdiği dönemde de önemli bir merkez olan Salamis, MÖ 560'da Asurluların ardından başında Kral Evalton'un bulunduğu krallık tarafından yönetilmeye başlanmış ve uzun yıllar Kıbrıs'ın başkenti olarak kullanılmıştır. Salamis şehrinin kuruluşuna dair mitolojide de farklı bilgiler mevcuttur. Yunan mitolojisine göre Salamis Truva Savaşı'ndan geri dönen Truva kahramanı Teucer tarafından kurulmuştur. Atina kıyılarının uzağında yer alan Salamis adasının kralı Salamis'in oğlu olan Teucer, kardeşi Ajax'ı intiharını önleyemediği için ülkesi tarafından sürgüne gönderilmiştir. O da Truva Savaşı'nın ardından bir grup esir ile Kıbrıs'a gelmiş ve kendi krallığını kurduğu Salamis'i inşa etmiştir. Şehir mimarisi ve zenginliği ile Akdeniz bölgesinin en ilgi çekici ama aynı zamanda en çok saldırıya uğrayan şehri olmuştur. MÖ 77 ve MÖ 76 yıllarında depremlerle ağır zarar gören Salamis, İmparator Constantine tarafında 5. yüzyılda tekrar inşa edilmiş ve tekrar Kıbrıs'ın başkenti olarak kabul edilmiştir. Eski Salamis, orada yaşayan Yahudiler sayesinde Roma İmparatorluğu'nun Levant bölgesindeki ticaret merkezi olmuştur. Roma Dönemi'nde Baf (Paphos) başkent olarak Salamis'in yerini alsa da Salamis ihtişamını korumuş ve bir kültür, eğitim ve ticaret merkezi olarak kalmıştır. M.Ö. 15'de meydana gelen bir deprem Salamis'i yerle bir etmiş, ancak İmparator Augustus şehre özel bir önem vererek onu zamanın büyük Roma modasına göre yeniden inşa ettirmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda meydan gelen şiddetli bir deprem Salamis'i çok kötü etkilemiş ve şehir yeniden canlandırılmak istense de bir daha eski ihtişamına asla ulaşamamıştır. Ancak MS 115 yılında adada yaşayan Yahudilerin ayaklanması, hem şehrin nüfusu neredeyse önemli ölçüde azaltan katliam hem de Yahudilerin Kıbrıs'tan tamamen sürülmesi ile sonuçlanmıştır. Arap istilası ve 8.yüzyılda meydana gelen birçok deprem sonrasında Salamis şehri tamamen terkedilmiştir. Salamis'in limanı Ortaçağ'da çamur ve kum ile dolunca şehir onu sonunda gömen kıyı kumlarından dolayı terk edildi. Ancak, şehrin sahip olduğu ihtişam kumların altına gömülse de 20.yüzyılda yapılan arkeolojik kazılar, Bronz Çağı'ndan şehrin terk edildiği döneme kadar Salamis'in her dönem sahip olduğu ihtişamı gösteren yapıları ortaya çıkarmıştır. Şehir, istilalar ve akınlarla harabeye dönmüş olsa da bu harabeler Salamis şehrinin geçmişte yaşadığı ihtişamı hala yansıtmaktadır. Salamis Harabelerinde Forum, Roma Jimnastik Salonu (Gymnasium), Roma Tiyatrosu, Agora (Pazaryeri), Zeus Tapınağı ve Salamis krallarının mezarı bulunmaktadır.
Sinan Paşa Camii (St. Peter ve Paul Kilisesi-İkiz Kiliseler): Sinan Paşa Camii aslında 1358 yılında zengin bir tüccar tarafından St. Peter ve St. Paul'un anısına yaptırılmıştır. Osmanlıların Gazimağusa'yı almasından sonra 1571 yılında Camiye dönüştürülmüştür. Caminin avlusunda 1730 yılında Fransa büyükelçiliği yapmış ve 1730'da Gazimağusa'da vefat etmiş ünlü Osmanlı diplomatı Çelebi Mehmet Efendi'nin mezarı bulunmaktadır.
St.Barnabas Manastırı'nın iç kısmı ve sergilenen ikonlar
St. Barnabas (Aziz Barnabas) Manastırı: Kıbrıs Adası'nda Hıristiyanlığın yayılmasını sağlayan azizlerden biri olan Kıbrıslı St. Barnabas adına yapılan bu manastır, bugün içerisinde yer alan muhteşem ikonlarla müze olarak hizmet vermektedir. Manastırın burada yapılmasının sebebi, Aziz Barnabas'ın mezarının burada olmasıdır. Kaynaklarda anlatıldığına göre St. Barnabas, Salamis'te kendi hemşerileri tarafından öldürülür ve cesedi kentin batısında bulunan bir yeraltı mağarasına saklanır. 432 yılında Piskopos Anthemios, rüyasında mezarın yerini gördüğünü söyleyip orayı kazdırınca mezar gün ışığına çıkarılır. Bunu duyan Bizans İmparatoru Zenon, Kıbrıs Kilisesi'ne otonomluk verip, mezarın bulunduğu yere de bir manastır yapılmasını ister ve 477 yılında manastır inşa edilir.